Akyazı Ticaret Odası Başkanı Bayraktar ;Malumunuz üzere, 2020 yılına girerken umut dolu, bereketli, başarılı bir yılı karşılamak beklentisi içerisindeyken, dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan Coronavirüs (COVİD-19) salgınıyla insanlık maalesef zor günler yaşamakta.
Salgının yarattığı olumsuz süreç, gerek sosyal, gerekse ekonomik hayatımızı derinden etkiledi. Özellikle ekonomik faaliyetlerimizin sekteye uğraması ciddi bir sorun oluşturmuştur. Bütün bu olumsuz gelişmeler doğrultusunda Hükümetimizce ekonomimizin gidişatına yönelik önlemler alınmaya başlamıştır.
Özellikle Ekonomik İstikrar Kalkanı Destek Programı ile bu sürecin en az hasarla tamamlanmasını sağlayacak bir dizi önlemler açıklandı. Söz konusu pandemi sürecinde iş dünyasına ve ticaret erbaplarımıza yapmış olduğumuz ziyaretlerde üyelerimiz Ekonomik İstikrar Kalkanı Destek Programından ve odaların kullandırmış olduğu nefes kredisinden faydalanarak bu zor süreçte ayakta kalmayı başarmıştır. Ekonomik istikrar destek programı kapsamından faydalanmış oldukları kredileri geri ödeyemedikleri takdirde iş dünyamızda maalesef ki daha büyük kayıplar ve kaos ortamı oluşacaktır.Sektörel bazda baktığımız zaman sınırlarımız içerisinde bulunan fabrikalarda işletmelerde 17-18 bin işçi çalışmaktadır ve real sektörde herhangi bir istihdam değişikliğine gidilmediğini işçi çıkarılmadığını ifade ederim ve bu sebepten dolayı da tüm üyelerimize , iş dünyasına canı gönülden teşekkür ederim. Üyelerimiz bu salgın sürecinde ithalat ve ihracatlarında azalma söz konusu olsa da faaliyet alanlarındaki iştigal konularını durdurmayarak önlerine çıkan sorunlarını taleplerini bizlere bildirip bizlerde üst birimlere ve gerekli bakanlıklara bildirerek süreci yönetiyoruz. Bu süreçte Hazine ve Maliye bakanı Berat ALBAYRAK -Ticaret bakanı Ruhsar PEKCAN -Tarım ve Orman bakanı Bekir PAKDEMİRLİ – TOBB başkanı Rıfat HİSARCIKLIOĞLU ve 365 oda borsa başkanları ile her zaman iletişim halinde olduk ve süreci yönettik.. Pandemi sürecinde özellikle tarım ve gıda sektörümüz en fazla yara alan sektörlerin başında gelmektedir. Tarım ve gıda gibi sektörlerin stratejik bir öneme sahip oldukları Kovid-19 salgınından önce de zaten biliniyordu fakat küresel ölçekte yaşanan bir salgın ile görüldü ki bu sektörleri yeni ve bütüncül bir yaklaşımla yeniden yapılandırmaya her zamankinden daha çok ihtiyaç var.
Bu durum aslında Türkiye için de yeni bir dönemin başlangıcı olabilecek bir potansiyel barındırıyor. Elverişli coğrafi koşulları, uygun iklimi ve bereketli topraklarıyla tarım ve gıda alanında dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olan Türkiye’de 2018 yılı referans alındığında toplam istihdamın yüzde 20’si tarım alanında çalışıyordu ve sektör, 42,5 milyar dolar büyüklüğü ile ülke Gayri Safi Yurt İçi Hasılanın (GSYH) yüzde 5,8’ini oluşturmaktaydı. Bu performansıyla dünyanın en büyük 7. tarım üreticisi olan Türkiye, aynı zamanda hayvancılık alanında da önemli bir potansiyele sahip.
.İnsanlığın ihtiyaçlarını giderirken kaynakların verimli kullanıldığı bütüncül ve elverişli çözümler üretmezsek sistem yine eskisi gibi küresel şok dalgalarına açık olacak. Üstelik iklim değişikliği gibi bir problemle de mücadele etmemiz gereken bir dönemdeyiz. Tarım ekonomimizde çok önemli yeri olan teşviği ve pozitif ayrıcalığı hak eden bir sektördür Salgın döneminde tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de özellikle buğday, mısır ve pirinç ve fasulye, mercimek, nohut stokları önem arz ediyor ve bu ürünlerin çoğunda arz açığı bulunduğundan bu süreçte tahıl ve baklagiller üretimini artırıcı tedbirler de alınması gerekiyor.
İnsanlığı tehdit eden salgın sürecini hep birlikte, dayanışma, sorumluluk ve saygı içerisinde atlatacağımıza olan inancımız tamdır. Bu düşüncelerle; tedbiri bir an olsun elden bırakmamız gerektiğini vurguluyor ve bu olumsuz süreci en az kayıpla atlatmayı temenni ediyor, millet olarak sağlıklı ve bereketli günlerimize kavuşmayı diliyorum.
Zafer Şinasi BAYRAKTAR
ATSO Yönetim Kurulu Başkanı
