Başkanlık Sistemi Nedir, Hangi Ülkelerde Vardır?

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Başkanlık Sistemi nedir, hangi ülkelerde uygulanmaktadır, Başkanlık sisteminin yararları, zararları nelerdir? Yazımızda başkanlık sistemi ile ilgili tüm ayrıntılara yer vereceğiz. Son dönemlerde siyasi tartışmaların odağı haline gelen başkanlık sistemi ile ilgili bilinmesi gereken birçok ayrıntı bulunmaktadır.

Dünyada uygulanan başkanlık sistemlerinde birçok farklılık bulunmaktadır. Yarı başkanlık sistemi tam başkanlık sistemi gibi yönetim biçimleri olsa da tam başkanlı sistemini uygulayan ülkelerde genel hatları ile farklı uygulamaların olduğu görülebilmektedir. Yazımıza öncelikle başkanlık sistemi nedir, sistemin tanımını yaparak başlayalım. 

Başkanlık Sistemi Nedir, Nasıl Uygulanır?

başkanlık sistemi nedir

Başkanlık sistemi tanım olarak devlet yönetiminde tek bir kişinin başkanlığında yönetim hükûm verme ve devleti yönetme esasına bağlı siyasi bir sistem olarak açıklanmaktadır. Burada en önemli ayrıntı Başkanlık sisteminde yasamanın yürütmeyi fesh etme yetkisi kesinlikle yoktur. ( Bu durum yönetim mekanizmasına sınırsız özgürlüğün verilmediğini gösteriyor. )

Başkanlık sistemi içerisinde Yasama, yürütme ve yargı organları arasında kesin bir ayrım bulunmaktadır. Ayrınla beraber bir biri ile bağlantılı dengeye dayanan, yasama ve yargı organlarının demokratik denetimi içerisinde, yürütmenin iktidar olanaklarını genişleten bir hükûmet yapısı bulunmaktadır. Başkanlık sistemi, Başkanlık hükûmeti sistemi olarak da adlandırılmaktadır.

başkanlık sistemi

Başkanlık Sisteminin Özellikleri Nelerdir?

Başkanlık sisteminin en belirgin özelliklerinden biri tekli yönetim biçimi olarak yorumlanmasıdır. Fakat bu durum Padişahlık sistemi olarak yorumlanamaz. Zira Başkan’ın yetkileri kendi içerisinde belirlenmiş, Yasama, yürütme ve Yargı kesin bir biçimde ayrılmış ve her birinin içerisinde belli bir denge bulunmaktadır. Başkanlık sistemini parlamenter sistemden ayıran fark yürütme organı ile yasama organının birçok alanda bir biriyle bağlantısının olmasıdır. Maddeler halinde Başkanlık Sistemi

  • Başkanlık sisteminde başkanın belli bir görev süresi bulunmaktadır. Hükümetler kurulur, seçim yenilenir, süreç rutin olarak işler, başkan bu süreçlerin her birine doğrudan veya dolaylı olarak müdahil olabilmektedir. Ülkeler arasından farklı uygulamalar olsa da demokratik ve Anti demokratik özellikleri bulunmaktadır. 
  • Yürütme yetkisi tek kişide bulunmaktadır. Hükümet ve kabine üyeleri devlet başkanıyla birlikte çalışır ve yürütme ile yasama organlarının ilkelerini uygulamak ile mükelleftirler. Başkanlık sisteminde devlet başkanının bakanlar kurulu için önerdiği adaylar ve hakimler yasama organı tarafından onaylanması gerekmektedir. Devlet başkanı; kabine üyeleri, ordu veya yürütme erkinin herhangi bir çalışanını doğrudan yönetme hakkına sahiptir. Tüm bunların yanında doğrudan fesih etme hakkı bulunmamaktadır.
  • Yürütmenin ve Yasamanın ayrıldığı yönetim biçimlerinde suçtan hüküm giymiş mahkûmları affetme veya cezalarını hafifletme devlet başkanının inisiyatifine bırakılmıştır.

Devlet Başkanının Asli ve Tali Görevleri

  • Devlet Başkanı yasamayı feshedemez.
  • Yürütme organında görev alan kişi aynı anda yasamada da görev alamaz.
  • Devlet Başkanı, yasama organının çalışmasına katılamaz.
  • Devlet başkanı doğrudan halk tarafından seçim yoluyla başa getirilir.
  • Yürütme organı tek kişiden meydana gelir.
  • Yürütme yasamanın güvenine dayanmaz.

Dünyada Başkanlık Sistemi İle Yönetilmekte Olan Ülkeler

başkanlık sistemi hangi ülkelerde uygulanıyor

 

  • AfganistanAfganistan
  • Amerika Birleşik DevletleriAmerika Birleşik Devletleri
  • ArjantinArjantin
  • AzerbaycanAzerbaycan
  • Beyaz RusyaBelarus
  • BolivyaBolivya
  • BrezilyaBrezilya
  • Dominik CumhuriyetiDominik Cumhuriyeti
  • EndonezyaEndonezya
  • EkvadorEkvador
  • El SalvadorEl Salvador
  • FilipinlerFilipinler
  • GuatemalaGuatemala
  • Güney KoreGüney Kore
  • HaitiHaiti
  • HondurasHonduras
  • İranİran
  • KazakistanKazakistan
  • KenyaKenya
  • Kıbrıs CumhuriyetiKıbrıs Cumhuriyeti
  • KolombiyaKolombiya
  • Kosta RikaKosta Rika
  • LiberyaLiberya
  • MeksikaMeksika
  • NikaraguaNikaragua
  • NijeryaNijerya
  • PanamaPanama
  • ParaguayParaguay
  • PeruPeru
  • SeyşellerSeyşeller
  • Sierra LeoneSierra Leone
  • SudanSudan
  • SurinamSurinam
  • ŞiliŞili
  • TanzanyaTanzanya
  • TürkmenistanTürkmenistan
  • UgandaUganda
  • UruguayUruguay
  • VenezuelaVenezuela
  • ZambiyaZambiya

Başkanlık sistemi, devlet yönetiminde tek bir kişinin başkanlığında hükûmet etme ve devleti yönetme esasına bağlı siyasi sistemdir.[1] Başkanlık sisteminde yasamanın yürütmeyi fesh etme yetkisi yoktur.

Yasama, yürütme ve yargı organları arasında kesin bir ayrıma ve dengeye dayanan, yasama ve yargı organlarının demokratik denetimi içinde, yürütmenin iktidar olanaklarını genişleten bir hükûmet sistemidir. Başkanlık sistemi, Başkanlık hükûmeti sistemi olarak da adlandırılmaktadır.

Başkanlık sistemi uygulandığı kimi ülkelerde yolsuzluk, otoriterlik, nepotizm (tanıdık kayırma), diktatörlüğe araç olma[2] ve çoğulculuk karşıtı uygulamalar gündeme geldiğinde eleştirilerin ana odağı olmaktadır. Başkanlık sisteminin bulunduğu kimi ülkelerin yolsuzluk, nepotizm ve otoriterliğin aşılabilmesi amacıyla başkanlık sisteminden parlamenter sisteme geçtiği örnekler bulunmaktadır.[3] Başkanlık sisteminde, üst düzey atamalar, anlaşmalar, bütçe, veto, yüce divan yargılaması gibi yasama ile başkan arasında fren ve denge araçları bulunmaktadır.

Başkanlık sistemiyle yönetilen ülkeler genellikle cumhuriyet olduğu için devlet başkanları Türkçede cumhurbaşkanı olarak adlandırılır: İran Cumhurbaşkanı, Güney Kore Cumhurbaşkanı gibi. Yalnız Amerika Birleşik Devletleride bir cumhuriyet olmasına rağmen, ülkenin resmî adında cumhuriyet geçmemesi sebebiyle ABD cumhurbaşkanı çoğunlukla sadece başkan olarak adlandırılır.

Özellikleri

Başkanlık sistemininin en tanımlayıcı özelliği yürütmenin nasıl ve ne şekilde seçildiğidir. Başkanlık sistemini parlamenter sistemden ayıran temel özellik, yürütme organının biçimi ve rolü ile ilintilidir ve parlamenter sistemden farklı olarak, başkanlık sisteminde yürütme organı ile yasama organı iç içe geçmemiş durumdadır.

Başkanlık sistemi aşağıdaki özellikleri taşır:

  • Sabit bir başkanlık süresi vardır. Seçimler kurgulanmış tarihlerde yapılır. Güvensizlik oyu ile hükûmet düşürülüp erken seçimler düzenlenemez. Bazı ülkelerde devlet başkanının yasaları çiğnediği durumlarda İngilizce olarak “Impeachment” denilen meclis soruşturmasıyla erken seçimlere gidilmesi biçiminde kural dışılıklar vardır.
  • Yürütme erki tektir. Kabine üyeleri devlet başkanıyla birlikte çalışır ve yürütme ile yasama organlarının ilkelerini uygulamak zorundadırlar. Başkanlık sisteminde devlet başkanının bakanlar kurulu için önerdiği adaylar ve hakimleryasama organı tarafından onaylanmalıdır. Devlet başkanı; kabine üyeleri, ordu veya yürütme erkinin herhangi bir çalışanını doğrudan yönetme hakkına sahiptir. Fakat hakimleri fesh etme veya emir verme gibi bir yetkisi yoktur.
  • Yasama ve yürütmenin ayrıldığı yönetimlerde suçtan hüküm giymiş mahkûm ve suçluları affetme veya cezalarını hafifletme genelde devlet başkanının elindedir.

“Başkan” terimi yalnızca başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelere has bir ifade değildir. Örneğin popüler olsun veya olmasın, yasal yollarla seçilmiş olsun veya olmasın bir diktatör de başkan olarak isimlendirilir. Aynı şekilde bunun tersi olarak pek çok parlamenter ve demokratik sistemlerde de devlet başkanı konumuna büyük ve görkemli törenlerle geçer.

Aslî özellikler

Başkanlık sisteminin özetle temel ayırdedici özellikleri şunlardır:

  • Devlet başkanı doğrudan halk tarafından seçilir.
  • Yürütme organı tek kişiden meydana gelir.
  • Yürütme yasamanın güvenine dayanmaz.

Tali özellikler

Tali özellikler başkanlık sisteminin olmazsa olmaz şartları değildir. Başkanlık sistemi için yukarıda belirtilen üç asli özelliğin olması yeterlidir. Başkanlık sistemi aşağıda belirtilen tali özelliklerden birini taşımıyorsa başkanlık sistemi olmaktan çıkmaz.[4]

  • Yürütme yasamayı feshedemez.
  • Yürütme organında görev alan bir kişi aynı anda yasamada da görev alamaz.
  • Başkan, yasama organının çalışmasına katılamaz.

Devlet başkanının asli özellikleri

Bazı cumhurbaşkanları monarşilerde olduğu gibi devletin yalnızca sözde başkanı hükmündedirler. Hükûmette aktif değildirler. Tamamen başkanlık sistemiyle yönetilen rejimlerde ise cumhurbaşkanı halk tarafından yürütmenin başı olarak seçilir. Bu tür yönetimlerde devlet başkanı ile hükûmet başkanı arasında ayrım yoktur. Bazı parlamenter sistemlerde monarşinin gereği olarak sembolik bir devlet başkanı vardır. İrlanda ve Portekiz buna örnektir.

Güney Afrika gibi bazı ülkelerde yasama organı tarafından seçilen güçlü cumhurbaşkanları vardır. Bunlar başbakan gibi aynı yolla seçilirler ve hem hükûmet hem de devletin başıdırlar.[5] Botswana, Marshall Adaları ve Nauru buna örnektir.

Yerel yönetimler

Yerel yönetimler başkanlık sistemi gibi şekillendirilebilir. Amerika Birleşik Devletleri’nin bütün eyaletleri başkanlık sistemini kullanır. Japonya’da hükûmet parlamenter sistemi kullanır fakat yerel yönetimler yerel kurullarca seçilen vali ve başkanlarca yönetilir.

Başkanlık sisteminin avantajları

Başkanlık sistemini dört ana avantajı:

  • Doğrudan yetki — başkanlık sisteminde cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçilir. Bazılarına göre bu; devlet başkanının gücünü dolaylı yollardan göreve getirilen liderlere kıyasla daha meşru kılar. ABD’de devlet başkanı halk oylamasından hemen sonra toplanan Seçiciler kurulu tarafından seçilir.
  • Kuvvetler ayrılığı — Başkanlık sisteminde başkanlık ve yasama meclisi iki paralel yapı olarak işlev görür. Bu sistemin destekçilerine göre; böylelikle her iki birim birbirini karşılıklı olarak denetleyerek suistimalin ve makamın kötüye kullanılmasının önüne geçilmiş olur.
  • Hızlı karar mekanizması — Güçlü yetkilerle donatılmış bir cumhurbaşkanı değişiklikleri ivedilikle işleme koyar. Fakat bunun yanında bazılarına göre kuvvetler ayrılığı sistemi yavaşlatır.

Doğrudan yetki

Başbakan genellikle milletvekilleri tarafından, devlet başkanı ise doğrudan halk tarafından seçilir. Buna göre başkanlık sisteminin destekçileri, halk tarafından doğrudan seçilmiş bir liderin herhangi bir yasama organı tarafından dolaylı yollardan seçilmiş bir lidere kıyasla daha demokratik olduğu görüşünü savunurlar.

Başkanlık sisteminde oyverenler birden fazla seçiciler kurulu seçeneği sayesinde politik isteklerini daha net bir şekilde belirtmiş olurlar.

Devlet başkanının doğrudan halk tarafından seçilmesinin onu daha sorumlu kılacağı da belirtilir. Bu argümanın arkasındaki neden olarak da başbakanın devletin aygıtları sayesinde kamuoyundan korunduğu fikri gösterilir. Fakat bunun yanında devlet başkanı kendisini seçen vatandaşların istediği yönde politikalar uygulamazsa şayet, yönetimden alınamaz.(ABD’de devlet başkanı yalnızca yasama meclisi soruşturmasıyla görevinden alınabilir.)

Kuvvetler ayrılığı

Ana madde: Kuvvetler ayrılığı

Başkanlık sisteminde yasama ve yürütmenin birbirinden ayrılması; her iki birimin birbirini karşılıklı denetleyebilmesinden dolayı avantaj olarak kabul edilir. Parlamenter sistemde yürütme ve yasama birlikte hareket ettiğinden karşılıklı olarak birbirlerinin eleştirisini yapmaları çok nadir görülür. Yasamanın yürütmeyi durdurması güvensizlik oyu ile olur. Bu konuda başkanlık sistemini savunanlar “başbakanın yapacağı bir hatanın asla bilinemeyebileceği” görüşündedirler. Watergate skandalı hakkında yazılar yazan eski bir İngiliz politikacı “Böyle bir skandalın İngiltere’de olmayacağını düşünmeyin, olur ama belki hiç duymazsınız.” demiştir.

Kritikçiler bu durumun başkanlık sisteminde de benzer şekilde olduğunu söylerler. Buna göre eğer başkanlık sisteminde yasama meclisi başkanın partisindense şayet aynı durum söz konusu olacaktır. Buna cevaben devlet başkanının görevden alınması gibi bir korkusu olmadığından yasama meclisi üyelerinin eleştirilerini yapıcı olarak addecektir denir. Parlamenter sistemlerde parti disiplini çok önemlidir. Bir parti üyesi açıktan parti başkanını ve politikalarını eleştirirse partiden ihraç edilebilir.

Güvenoyu yoklamasının varlığına rağmen başbakanın veya bakanlar kurulunun karar almasını durdurmak pratikte çok zordur. Parlamenter sistemde güvenoyu yoklaması başbakan ve kabinesince önerilen çok önemli bir yasanın parlamentonun büyük çoğunluğunca kabul edilmemesi gibi durumlarda gerçekleşir. Bu durumda iktidar partisi ya istifa edecektir ya da erken seçimlere gidecektir. İngiltere gibi bazı ülkelerde güvenoyu yoklaması yüzyılda birkaç kez gerçekleşir. 1931 yılında David Lloyd George seçilmiş bir komiteye: “Parlamentonun yürütme üzerinde hiç kontrolü yok; bu tam bir hikaye.” (Schlesinger 1982) demiştir.

Hızlı karar mekanizması

Başkanlık sistemini savunanlar başkanlık sisteminin sorunlara parlamenter sistemden daha hızlı yanıt verip çözüm ürettiğini iddia ederler. Bir başbakan karar alacağı zaman yasama meclisinin desteğine ihtiyaç duyar, fakat başkanlık sistemindeki cumhurbaşkanı daha az bağlıdır.

Başkanlık sistemini savunan farklı bir kesim ise karar verme mekanizmasının başkanlık sistemiyle yavaşladığını ve bunun son kertede sistemin faydasına olduğunu belirtirler.

İstikrar

Başkanlık sisteminde, yürütme organını temsil eden cumhurbaşkanının yasama organını fesh etme yetkisi olmadığı gibi yasama organının da cumhurbaşkanını güvensizlik oyu ile düşürme yetkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle iki organın da görev süreleri bellidir ve bu anlamda bir istikrardan söz edilebilir.

Pek çok parlamenter hükûmetler güvenoyu yoklaması olmaksızın uzun süre yönetimde bulunsalar bile İtalya, İsrail ve Fransa (Dördüncü Cumhuriyet) gibi ülkeler istikrarı sağlama konusunda zorluklar yaşamışlardır. Parlamenter sistemin birden fazla partiden oluştuğu ve hükûmetin koalisyon ile kurulmaya zorlandığı durumlarda hükûmeti oluşturan herhangi bir parti koalisyonu her an terk etmekle tehdit edebilir.

Pek çok kişi başkanlık sisteminin zor durumlarda daha ayakta kalıcı güçte olduğunu iddia eder. Büyük stres ve sorunlar içindeki bir ülkenin dönerli başbakanlıktansa sabit süresi olan bir cumhurbaşkanı tarafından yönetilmesinin daha sağlıklı olduğu belirtilir. Fransa Cezayir Bağımsızlık Savaşı esnasında yarı başkanlık sistemine geçti. Aynı şekilde Sri Lanka sivil savaş esnasında yarı başkanlık sistemine geçti. Fransa ve Sri Lanka’da yarı başkanlık sistemine geçişin olumlu sonuçlar verdiği ifade edilir.

Başkanlık sistemine getirilen eleştiriler dört ana noktada yoğunlaşır:

  • Otoriter rejime olan eğilim — bazı siyaset bilimciler başkanlık sisteminin anayasal olarak stabil olmadığını söyler. Fred Riggs gibi bazı siyaset bilimcilere göre başkanlık sistemine geçmeye çalışan hemen hemen her ülkede bu sistem otoriter rejime dönüşmüştür. Dana D. Nelson 2008 yılında yayınlanan Bad for Democracy kitabında ABD’deki başkanlık sisteminin aslında demokratik olmadığını iddia eder.
  • Kuvvetler ayrılığı — başkanlık sisteminde cumhurbaşkanı ve yasama meclisi iki paralel yapı şeklinde çalışır. Eleştirmenler bu durumun istenmeyen siyasi çıkmazlara neden olacağını ve cumhurbaşkanı ve yasama meclisinin birbirlerini suçlamalarına sebep olacağını söylerler.
  • Liderlik değişiminde engeller — devlet başkanı görev süresi dolmadan görevinden alınamaz.[6] Eleştirmenler bunu çok büyük bir sorun olarak görürler.
  • Ülkelerin siyasi geleneklerine göre farklılıklar — bazı siyaset bilimcilere göre başkanlık sisteminin tamamen kendisine özgü şartları olan ABD dışında, istikrarlı bir demokrasi yarattığı görülmemektedir.[7]

Otoriter rejime olan yönelim

Mecliste çoğunluğu sağlayamayan bir başbakan ya koalisyon yahut azınlık hükûmeti (örneğin 1997’de kurulan ANAP-DSP-DTP-Bağımsızlar koalisyonu) kuracaktır. Bir başbakan çoğunluk hükûmetini yönetse bile yine de parti üyelerine (yazılı olmayan kurallar) bağımlıdır. Diğer taraftan başkanlık sisteminde devlet başkanı diğer partileri marjinalize etmekle kalmaz, kendi partisi içindeki hizip grupları da etkisiz hale getirebilir. Hatta isterse mensubu olduğu partiyi terk bile edebilir. Bu sebepten görev süresi boyunca herhangi bir grupla ittifak ve işbirliği duymaksızın tek başına başkanlık durumu pek çok sebepten endişe vericidir. Bu konuda Juan Linz şöyle demiştir:

“Başkanlık sisteminde tehlike görev süresinin esnek olmamasıdır. Bu süre boyunca kazananlar ve kaybedenler çok net bir şekilde belirlenir ve kaybedenler 4 veya beş yıl yürütmeye veya yönetime en ufak bir müdahaleleri olmadan beklemek zorundadırlar.”

Sadece çoğunluğun desteğini gerektiren anayasaların sakıncalı olduğu söylenirken çok büyük yetkilerin tek bir kişiye verilmesi de aynı şekilde sakıncalı kabul edilir.[8]

Bazı siyaset bilimciler daha da ileriye giderek başkanlık sisteminin demokrasinin pratiklerini işletmede ve devam ettirmede zorluklar yaşadığını ifade ederler. Buna başkanlık sistemini uygulamaya koyan bazı ülkelerin daha sonra otoriter rejime kaymalarını örnek gösterirler. Seymour Martin Lipset ve başka siyaset bilimciler bu durumun demokrasiye götürmeyen ve ordunun büyük rol oynadığı politik kültürlerde yaşandığını ifade ederler.

Başkanlık sisteminde yasama meclisi ve cumhurbaşkanı halktan eşit yetkiler alır. Hükûmetin değişik organları arasındaki çıkan anlaşmazlıkları çözmek çok zordur. Cumhurbaşkanı ve meclisin anlaşmazlık içinde olduğu ve hükûmetin işlevsiz kaldığı zamanlarda; ek anayasal manevralar yaparak sorunları çözmek için çok güçlü bir insiyak vardır.[9]

Ekvador bu demokratik kayba örnek olarak gösterilir. Ekvador siyasi tarihinde bazı devlet başkanlarının yasama meclisini görmezden geldiği ve hatta bir devlet başkanının Millet Meclisi’ne gözyaşartıcı bomba attırması bu örneklerdendir. Diğer bir cumhurbaşkanı meclisin isteklerini onaylasın diye askerlerce kaçırıldı. 1979’dan 1988’e kadar Ekvador, yürütme-yasama çatışması içinde kalıcı bir kriz atmosferi içerisinde kaldı. 1984’te devlet başkanı León Febres Cordero meclis tarafından atanan yargıtay üyelerinin koltuklarına oturmalarını fiziksel olarak engellemeye çalıştı. Brezilya’da devlet başkanları meclisin hiçbir söz hakkı bulunmayan yürütme kolları oluşturup hedeflerine ulaştılar.

Kuvvetler ayrılığı

Eleştirmenler başkanlık sisteminin oyverenlere parlamenter sistemdeki gibi hesap sorma hakkı vermediğini ifade ederler. Devlet başkanı veya meclis karşılıklı olarak birbirlerini suçlayarak mesuliyetten kaçabilirler. Eski Maliye Sekreteri C. Douglas Dillon ABD’yi tanımlarken: “başkan kongreyi suçluyor, kongre başkanı suçluyor ve halk kafası karışık halde kalakalıyor” demiştir.

Liderlik değişiminde engeller

Başkanlık sisteminde görülen başka bir problem de devlet başkanını görev süresi dolmadan görevden alamamaktır. Devlet başkanı; verimsiz ve halk tarafında sevilmeyen bir hale gelse ve hatta politikaları halkın çoğunluğu tarafından kabul görmese bile görev süresi dolana kadar görevde kalır. Örneğin ABD’nin dokuzuncu devlet başkanı William Henry Harrison’ın başkanlığının otuzikinci gününde ölmesiyle yerine geçen John Tyler. Tyler başkan olduktan sonra partisinin karşısında durmaya başladı ve önerilen pek çok yasayı veto etti. Bunun sonucu olarak pek çok kabine üyesi istifa etti ve Tyler partiden ihraç edildi. Başkanlık sisteminde bir cumhurbaşkanı sırf sevilmediğinden dolayı görevinden alınamasa da pek çok ülkede askeri darbelerce cumhurbaşkanı görevden alınmıştır.

Parlamenter sistemlerde beğenilmeyen liderler güvenoyu yoklaması ile kolaylıkla görevden alınabilirler.

Ülkelerin siyasi geleneklerine göre farklılıklar

Bazı siyaset bilimcilere göre başkanlık sisteminin tamamen kendisine özgü şartları olan ABD dışında, istikrarlı bir demokrasi yarattığı görülmemektedir. Aksine, tüm yürütme gücünün devlet başkanının elinde toplanması, demokratik denge unsurlarının yeterince güçlü olmadığı toplumlarda kolayca otoriter rejime yol açabilmektedir.[7

Başkanlık Sistemi Nedir, Hangi Ülkelerde Vardır?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 1 Kasım 2016, 19:58

    yazdıklarınız dağınık. daha düzgün ve yol gösterici yazılmalıydı.

    Cevapla